Yeniden anayasa tartışmaları
Fotoğraf: Envato
Yeni bir anayasa yapılmasına ilişkin tartışmalar yeniden güncelleşti. Bu güncelleşmenin Erdoğan’ın başkanlık ısrarından kaynaklandığı kimse için sır değil. Erdoğan zaten bir süre önce Türkiye’nin yönetim sisteminin değiştiğini, şimdi yapılması gerekenin bu fiili durumun hukukileştirilme olduğunu açıklamıştı. Ona göre parlamenter sistem bekleme odasına alınmıştı. Yani Saray’ın isteğine göre bu odanın kapısı başkanlık sistemine açılmalıdır!
Başbakan yeni bir anayasa için HDP dışındaki muhalefet partileri ile görüşüyor, bu görüşmeler sonrasında başkanlık sistemi dışında genel olarak bir düşünce birliği olduğu havası yaygınlaştırılıyor. İşin ilginç yanı şu: Ülkenin gerçekten demokratik bir anayasaya ihtiyacı var ve bu demokratik anayasa talebi öncelikle demokrasi mücadelesi veren güçler ve Kürt siyasi hareketi tarafından dile getiriliyor ve savunuluyor. Ama görüşmelerde HDP yok! Kurulacağı söylenen anayasa komisyonunda olup olmayacağı da meçhul! Ama orada olmaması için hükümet tarafından provokatif girişimlerin yapıldığı da bir gerçek.
Varsayalım ki anayasa komisyonu toplandı ve çalışmalara başladı. Bu Meclisten, bu komisyondan demokratik bir anayasa çıkar mı? Eğer “Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır” gibi bir söz varsa hayal görmek için hiç bir neden yoktur. Bu hükümetin ve onun bağlı olduğu Saray’ın yaptıklarına bakıldığında ortaya çıkacak olan anayasa ve bunun tarafından şekillendirilecek olan anayasal sistem bugünkünden daha gerici ve diktatörce olacaktır. Hitler örnekleri boşuna verilmiyor.
Neymiş, Hitler parlamenter sistemin ürünüymüş! Hayır Hitler Alman emperyalist burjuvazisinin ürünü ve çocuğudur. Tekelci burjuvazi için dışarıda emperyalist hayalleri, içeride işçi, emekçi halk muhalefetini ezme amacını gerçekleştirecekse yönetim biçiminin çok fazla da bir önemi yoktur. ABD ve İngiltere örneği ortada duruyor. Birisi başkanlıkla, diğeri parlamenter sistemle yönetiliyor. Dışarıda ve içeride izledikleri politikalarda bir farklılık var mı? Farklılık sadece şurada, kimin gücü ne kadarsa o kadar etkili emperyalizm yapıyor. Tek tek güçleri yetmiyorsa koalisyonlarla, hatta diğer emperyalistleri katarak bu işleri yapıyorlar. Dahası açıkça görülüyor ki, demokrasilerin beşiği sayılan ülkelerde geçmişteki gibi burjuva demokrasisi değil, giderek daha fazla siyasi olarak gerici, oligarşik yönetim biçimleri egemen hale geliyor. Seçimler hiçe sayılıyor, teknokrat hükümetler atanıyor vb.
Bizde ise zaten ülkede demokrasi yok. Kullanılabilen hak ve özgürlükler ise işçi ve emekçi halkın mücadelesinin ürünü ve devlet her fırsatta bunları rafa kaldırma ve politik atmosferi daha da gericileştirme konusunda sürekli adımlar atıyor. Bugün Kürt illeri tankla, topla yıkılıyor, bir kerede aylara varan sokağa çıkma yasakları ilan ediliyor. Cenazelerin günlerce sokak ortasında kalması gibi olaylar insanlığın daha geri olduğu çağlarda bile gündeme gelmiyordu. O zamanlar bile tarafların ölülerini toplanmasına izin verilirdi. İşte bu koşullarda anayasa tartışmaları yapılıyor! Bu koşullarda yapılacak bir anayasanın belki “yeni” olabileceği, ama kesinlikle demokratik olmayacağı ortada değil mi? Böyle bir anayasanın güvenceye alacağı tek şey tek parti, tek adam diktatörlüğü, Saray’ın kesin egemenliğidir.
Demokratik, yeni bir anayasa yapmak ancak kurucu bir meclisin işi olabilir. O mecliste halkın demokratik hareketinin ürünü olarak gündeme gelebilir. İşçi sınıfının ve emekçi halkın eyleminin politik alana doğru genişlemesi sağlanmadan da bunun başarılması zordur. Son genel grev kararı bu yönde atılmış olumlu bir adımdı. İşçiler politikayı burjuva sınıfların gerici ellerine bırakmayacaklarsa, ülkenin kaderinde söz sahibi olacaklarsa bu yönde daha güçlü adımların atılması zorunludur. Eğer işçi sınıfı ve emekçi yığınlar, ezici çoğunluğu işçi ve emekçi olan Kürt halkının yaşadığı trajediye engel olmak için adımlar atmayı başarabilirlerse, işte o zaman demokratik bir anayasa içinde umutlu olmak için koşullar olgunlaşmış demektir.
- Seyredecek misiniz? 20 Aralık 2024 05:42
- Ücret asgari, yaşam sefalet 13 Aralık 2024 05:40
- Genel grev ve direnişi gerçeğe dönüştürmek için 06 Aralık 2024 06:15
- Birleşik ve genel mücadele için 29 Kasım 2024 06:55
- Siz ne diyorsunuz? 22 Kasım 2024 05:31
- Gelişmelerin anlamı üzerine 15 Kasım 2024 05:25
- Direnerek kazanmak 08 Kasım 2024 11:13
- Elde ne var? 01 Kasım 2024 05:05
- İktidara ve düzen partilerine güvensizlik 25 Ekim 2024 15:00
- Dışa karşı cephe, içe karşı cephedir 18 Ekim 2024 05:06
- Muhalefet sorunu 11 Ekim 2024 05:27
- ‘İç cephe’ kimlere karşı güçlendirilecek? 04 Ekim 2024 04:53